Google+ profilinizle ilgili ilginç bir şeyler fark ettiniz mi? Kendi isminizle Google’ın arama sonuçlarında şaşılacak şekilde iyi bir sıraya mı sahipsiniz?
Bu işle uğraşan arkadaşlarım, Google+ profillerinin yıllardır üzerinde çalıştıkları diğer sanal kimliklerden daha üst sıralarda yer aldığını söylüyor. Benim Google+ profilim de henüz 5 aylık olmasına rağmen, ikinci sırada çıkıyor. Bunlara daha çok emek vermiş olmama karşın, Facebook ve Twitter hesaplarımın üstünde görünüyor.Sıralamaya giren sadece profiller değil. Bireysel Google+ yazılarınız da arama sonuçlarında yer alıyor.
Peki Google bu kadar kısa sürede kendi arama sayfalarında bu kadar yer edinmeyi nasıl başardı? Google bunu oldukça akıllı SEO teknikleri kullanarak başardı—herhangi bir online kurumun yaptığı SEO uygulamaları.
Özellikle Facebook için bu hassas bir mesele. Facebook aktif olarak Google’ın kendi içeriklerinin çoğunu almasını engelliyor, “Fan” sitelerine gitmesine izin veriyor fakat normal profillerden bilgi almasını kısıtlıyordu. Şimdi Google+ bu sosyal pazara girdi ve bu durum Facebook sonuçlarının sıralamada düşme riskini ve sonuçlarda kapladıkları alan kaybını beraberinde getirdi.
1.Gelen Linkleri Teşvik Etmek
Google artık arama sonuçlarında yazarların resimlerini de göstermeye başladı. Bu resimleri göstermek için, Google yazarlara kendi web sitelerinden Google+ profillerine linkler eklemesini ister. Bu durum da potansiyel olarak dünyanın en etkili online yayıncılarından milyonlarca yüksek kaliteli link demek.
Twitter ve Facebook da benzer linklerden faydalanır ancak daha önce hiçbir sosyal medya böylesi bir teşvikte bulunmamıştı.
Google’ın SEO taktiği: Yazarlardan Kendi Google+ profillerine Link vermesini istemek
2. İç Linkler
Google+ ortaya çıktığı zaman görünen bir şey var ki o da gruplara katılmanın ya da profilinize bir çok insan eklemen kolaylığı. Twitter’da 1000 takipçi edinmek için yıllarca uğraşan insanlar, nerdeyse bir gecede Google+ profillerinde 2000-3000 kişilik gruplar bulurlar.
Google’ın insanları bir noktada buluşturma stratejisi ayrıca iyi iç linkler oluşturma açısından faydalıdır. 1000’den fazla kişi takip etmek, pratik bir sosyal tecrübe oluşturmayabilir ama mükemmel bir SEO fırsatı yaratır. İçerikleriniz diğer insanların profillerinde ne kadar çok paylaşılırsa, içerikleriniz o kadar çok takip edilir, indekslenir ve arama motorları tarafından önemli varsayılır.
Google SEO taktiği: Büyük Gruplar Kurma
3. Birçok İndekslenebilir İçerik
Google+ profiliniz arama motorları tarafından görülebilecek bütün önemli bilgileri içermelidir. Mesela;
- Özgeçmiş
- Yazılarınızın tam metni
- Resimler
- Beni kendi gruplarına ekleyen insanlara verilen linkler
- +1 yaptığım her şey
- Şimdi bunu 160 karakterlik Twitter ya da kendi kendine yenilenen bir broşür gibi olan Facebook hesapları ile kıyaslayalım. Bir arama motorunun bu sayfaları nasıl gördüğünü düşünün. Herhangi bir Google+ profilinin kaynak kodlarına bakın veya her bir profilde kaç tane kelime göründüğünü görmek için SEO Browser aracını kullanın.
- Facebook: 275 kelime
- Twitter: 491 kelime
- Google+: 2621 kelime
Google arama motorları için zengin bilgi kaynağı sağlamak, indekslemek ve arama sonuçlarında hizmet verecek içeriği yapılandırır.
Google’ın SEO taktiği: Arama motoru dostu profille
4.Sayfa Optimizasyonu
Google+ başkalarının yazdıklarını paylaşmada kolaylık sağlar—Twitter’da retweet gibi. Bu Google+ yazıları genellikle arama motorlarında kendi girişleriymiş gibi görünür.
Başlık sekmesi (title tag) sayfa optimizasyonunun en önemli taraflarından biri olduğu için, Google akıllıca daha uzun, daha açıklayıcı başlık sekmelerini seçer. Üç kelimeden fazlasınıa izin vermeyen Facebook ve Twitter ile bunun kıyaslamasını bir yapın.
Rand Fishkin’in üç farklı yazısına buradan bir göz atın:
Facebook – Yesterday, I…
Twitter – Twitter / @randfish: Running test of Google+’s …
Google+ – Rand Fishkin – Google+ – Shocking how many of the folks featured in this post form…
Peki bu “Rand Fishkin”in aramada nasıl çıktığına bir bakalım:
Bir önceki yazımız olan Stratejik iletişimde sosyal medyanın kullanım alanları başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
